He babo
He babo
Gülme komşuna gelir başına
Yaşanmış din hocası-öğrenci diyaloglarıdır:]
Yaşanmış din hocası-öğrenci diyaloglarıdır:]
HAYIRLISI İLE DÖNDÜNÜZ "ANNENİZİN" LİGİNE



Istranca dağlarında yaşayan Aslan, etrafta avlanacak birşey kalmadığında her zaman yaptığı
gibi dağlardan , düzlüklere iner. Düzlükte bir av yaptıktan sonra , Meriç nehrini geçmek ister.
Her zaman kullandığı köprüye gittiğinde , eskiyen köprünün , ilkbaharın coşkun sularında
yıkıldığını görür. Ne yapacağım diye kara kara düşünürken , ordan geçmekte olan bir Kartal
görür. "Kartal kardeş , kartal kardeş , lütfen bana yardım eder misin ? O büyük kanatlarınla
beni karşıya geçirir misin ? " der. Kartal gülmekten , neredeyse yere düşecektir. Zorlukla yere iner ve
"Olmaz , zamanında bir köprü buldun, ama o köprüye bakım yapmadığın için köprü çöktü ,
başının çaresine bak, benim kanatlarım zaten beni zor taşıyor" der ve , oradan uzaklaşır. Aslan düşüncelere
dalmıştır. O sırada bir Kanarya görür , önceden küçümsediği Kanarya , çok büyümüştür. Hemen
sorar "Kanarya kardeş , beni nehrin karşı kıyısına geçirir misin ?". Kanarya cevap verir. "Aslan
kardeş , ben sabrettim , çalıştım , kanatlarımı uzun yolculuklar için kuvvetlendirdim. Ancak hala
kuvvetlendiriyorum , yolun başındayım, ikimizi birden taşımaz" der ve eskiden Aslanın beğenmediği
kanatlarını çırparak uzaklaşır. Aslan gün boyunca nehrin kenarında bir oraya , bir buraya gezinip durur.
Bir ara , nehirde su yüzüne vurmuş , hamsiye benzer ölü balıkları yemeyi düşünür ama bunu da
başaramaz , açlıktan yorgun düşer ve akşam bitkin bir vaziyette bir ağacın dibinde uykuya dalar. Sıkıntılı
bir uyku sonrası , sabaha karşı bir rüya görür . Rüyasında ak sakallı bir dede vardır. Dedeye
o gün yaşadığı olayı anlatır ve kendisine bir derman bulmasını rica eder. Ak sakallı dede , Aslan'a
şöyle der. " Ey oğul , bulduğun köprüyü kullanırken , yıllarca nehri geçmeye çalışanlarla alay ettin,
onlara güldün. İleriyi hiç düşünmedin , köprüyü hiç tamir etmedin. Olacağı buydu" der ve ekler
"Gülme komşuna gelir başına"
Istranca dağlarında yaşayan Aslan, etrafta avlanacak birşey kalmadığında her zaman yaptığı
gibi dağlardan , düzlüklere iner. Düzlükte bir av yaptıktan sonra , Meriç nehrini geçmek ister.
Her zaman kullandığı köprüye gittiğinde , eskiyen köprünün , ilkbaharın coşkun sularında
yıkıldığını görür. Ne yapacağım diye kara kara düşünürken , ordan geçmekte olan bir Kartal
görür. "Kartal kardeş , kartal kardeş , lütfen bana yardım eder misin ? O büyük kanatlarınla
beni karşıya geçirir misin ? " der. Kartal gülmekten , neredeyse yere düşecektir. Zorlukla yere iner ve
"Olmaz , zamanında bir köprü buldun, ama o köprüye bakım yapmadığın için köprü çöktü ,
başının çaresine bak, benim kanatlarım zaten beni zor taşıyor" der ve , oradan uzaklaşır. Aslan düşüncelere
dalmıştır. O sırada bir Kanarya görür , önceden küçümsediği Kanarya , çok büyümüştür. Hemen
sorar "Kanarya kardeş , beni nehrin karşı kıyısına geçirir misin ?". Kanarya cevap verir. "Aslan
kardeş , ben sabrettim , çalıştım , kanatlarımı uzun yolculuklar için kuvvetlendirdim. Ancak hala
kuvvetlendiriyorum , yolun başındayım, ikimizi birden taşımaz" der ve eskiden Aslanın beğenmediği
kanatlarını çırparak uzaklaşır. Aslan gün boyunca nehrin kenarında bir oraya , bir buraya gezinip durur.
Bir ara , nehirde su yüzüne vurmuş , hamsiye benzer ölü balıkları yemeyi düşünür ama bunu da
başaramaz , açlıktan yorgun düşer ve akşam bitkin bir vaziyette bir ağacın dibinde uykuya dalar. Sıkıntılı
bir uyku sonrası , sabaha karşı bir rüya görür . Rüyasında ak sakallı bir dede vardır. Dedeye
o gün yaşadığı olayı anlatır ve kendisine bir derman bulmasını rica eder. Ak sakallı dede , Aslan'a
şöyle der. " Ey oğul , bulduğun köprüyü kullanırken , yıllarca nehri geçmeye çalışanlarla alay ettin,
onlara güldün. İleriyi hiç düşünmedin , köprüyü hiç tamir etmedin. Olacağı buydu" der ve ekler
"Gülme komşuna gelir başına"
Editör : Yorumsuz...